17 Mayıs 2022
Akıllı telefonlar artık oyun oynayabildiğimiz, yüksek çözünürlüklü fotoğraf ve video çekebildiğimiz, her geçen gün hem tasarım hem de performans olarak kendini yenileyen modellerle hayatımızın vazgeçilmez parçalarından biri. Ancak bu durum her zaman böyle değildi. Akıllı telefon sektöründeki tasarım devrimini başlatan ise Steve Jobs’ın tanıttığı ilk iPhone olmuştu.
29 Haziran 2007’de Steve Jobs’ın harika sunumuyla tanıtılan iPhone, “Bu sadece başlangıç.” ve “Apple telefonu yeniden icat ediyor.” gibi iddialı sloganları ve yenilikçi tasarımıyla büyük ilgi görmüştü. İlk iPhone’a dair her şey zamanla kulaklarımıza gülünç gelmeye başladı. Peki günümüzde iPhone 1 olarak da anılan ilk iPhone’un özellikleri nelerdi? O günlerden bu yana değişen her şeyle birlikte sizin için bir nostalji tüneli hazırladık.
iPhone’un tanıtıldığı 2007’de; tamamen ekrandan oluşan, tuşları olmayan, dokunmatik ekrana sahip bir telefon imkansız gibi görülüyordu o zamanlar. Kaba ve tuşlu telefonların hüküm sürdüğü bu dönemde, şimdi baktığımızda bir oyuncak gibi görünen 3,5 inçlik ekran mucizevi bir ekran büyüklüğü idi. Serinin son üyesi iPhone 12 Pro Max’in yanında çocuğu gibi duran bu minik ve kalın çerçeveli ekran, günümüzün çerçevesiz ve devasa ekran tasarımının atası niteliğinde demek yanlış olmaz. Telefonları tuşlardan ve geniş çerçevelerden arındırmaya yönelik ilk devrimci tasarım anlayışı, iPhone ile birlikte ortaya çıktı.
Etkileyici 3,5 inç ekranın çözünürlüğü ise yalnızca 320 x 480 pikseldi. Yine iPhone 12 Pro Max’in 6,5 inçlik dev ekranı, 2688 x 1242 piksel çözünürlüğünde. Ancak yine 2007 senesi için bu çözünürlükte ve geniş(!) bir ekran, kullanıcılar için oldukça iyi görülüyordu.
iPhone tanıtılıp piyasaya sürüldüğünde dönemin kasıp kavuran telefonu, Nokia’nın efsanesi N95’di. Satış rekorları kıran bu telefonun kalınlığı 21 mm idi. Oldukça kalın ve hantal olan bu telefonun yanında iPhone 1, oldukça ince ve zarif kalıyordu. O dönemde tüm telefonlara kıyasla iPhone’u öne çıkaran en önemli tasarımsal özelliklerden birinin de bu olduğunu söylemek mümkün. Ancak tabii ki günümüzdeki telefonların derinlikleri ile kıyaslayınca, ilk iPhone’un epey kalın göründüğünü söyleyebiliriz.
Bir akıllı telefonun kameraya sahip olması, artık sıradan bir özellik. Hatta ve hatta, akıllı telefonlar arasındaki rekabeti en çok körükleyen özelliklerden biri kamerasının gelişmişliği. Apple, artık bu konuda kusursuz seviyeye gelmiş durumda. 4K videolar çekebilen, gelişmiş özellikleriyle büyüleyen kameralar artık iPhone’ların olmazsa olmazı. Ancak 2007 senesinde iPhone sadece 2 MP’lik bir kameraya sahipti.
Kıyaslayacak olsak bize bozuk bir kameranın bulanık çektiği bir fotoğrafı anımsatacak bu performanstaki kamera, dönemin standartlarınının bile üstündeydi. Büyük ekran ve yine dönemine göre gelişmiş medya özellikleri sayesinde iPhone, telefonu kamera olarak kullanma anlayışına büyük katkılar yaptı.
2007 senesinde 3G hayatımıza yeni yeni dahil olmaya başlamış, operatörler “3G tam bir devrim olacak” kampanyaları yapmaya başlamışlardı. Hatta o dönemde iPhone’un rakibi olan telefonlardan bazıları 3G desteği sunuyordu. iPhone’un eksilerinden biri olarak da döneme ayak uyduramayıp 3G desteği sağlamıyor oluşu olarak görülüyordu. Ancak bu durum kullanıcıların çok da umurunda değil gibiydi, çünkü o dönem için iPhone’un sunduğu diğer yenilikçi anlayış bu küçük detayı önemsiz hale getiriyordu.
Bugün gidip kendinize yeni bir telefon alacak olsanız, depolama alanı bizim için öncelikli özelliklerden biri olurdu. Sürekli gelişen özellikler haliyle akıllı telefonlarda depolama alanı ihtiyacını da artırdı ve artık en azından 64 GB’lık bir telefon ihtiyaçlarımıza ucu ucuna cevap veriyor. iPhone ilk çıktığında ise şu an minimum depolama seçeneği olarak bile sunulmayan 16 GB, telefonun maksimum kapasitesiydi. Ancak o dönemde 16 GB’lık depolama alanı öylesine yüksekti ki o zamanlar tercih edilen modeller 4 ve 8 GB iPhone’lar oluyordu.
Steve Jobs ilk iPhone’u bizimle buluşturduğunda, henüz iOS işletim sistemi isim olarak ortada yoktu ve telefon iPhone OS adı verilen işletim sistemi ile piyasaya sürülmüştü. Bu işletim sistemi, şimdi dönüp baktığımızda yalnızca ‘temel’ seviyede özelliklere sahip. Hatta öyle ki iPhone üçüncü parti uygulamaları henüz desteklemiyordu ve bir uygulama mağazası da mevcut değildi.
Telefonların uzun ömürlü şarj süresi sunmaları, artık tıpkı iyi bir kamera ya da geniş bir ekran gibi olmazsa olmaz haline geldi. Telefonumuzun saatlerce durmadan istediğimiz her şeyi yapabilmesini bekliyoruz. iPhone 11 Pro Max, 3.190 mAh’lık bataryasıyla 80 saate kadar ses oynatabilirken iPhone’da bu süre 24 saatti. Telefonun sağladığı konuşma süresi ise yalnızca 8 saatti.
Mobil işlemciler, akıllı telefon sektörünün bel kemiği konumunda ve telefonlarımızı sürekli daha da iyi hale getiriyorlar. Apple, son olarak geçtiğimiz sene A13 Bionic çipini tanıtmış ve bu yeni çip özellikle enerji verimliliği ve performans dengesi anlamında büyük takdir toplamıştı.
Ancak 2007 senesinde tanıtılan ilk iPhone, oldukça düşük bir performans sunan 412 MHz tek çekirdekli ARM11 işlemci kullanıyordu. SDRAM teknolojisini kullanan bu işlemcinin yerini artık LPDDR4X ile güçlenen 6 çekirdekli A13 çipleri almış durumda.
iPhone, akıllı telefonların gelişimi açısından büyüklüğü inkar edilemez bir adım attı ve yeniliğin rekabet ile gelişmesini sağladı. Özellikle kullanıcı dostu ve yenilikçi tasarım anlamında içine dahil olduğu pazarda öncü rol oynayan iPhone’lar, geleceği de şekillendirdi ve sürekli gelişmeye devam ediyor.
Benzer makaleler için buraya tıklayın.
Yorum Yaz